ÇÖLYAK HASTALIĞI

Çölyak Teşhisi Nasıl Konulur?

Çölyak hastalığıyla ilgili teşhisler yapılmadan önce birtakım belirtiler kendini göstermektedir. Bu nedenle çölyak teşhisi nasıl konur konusunda sizlerle paylaşacağımız bilgileri dikkatli bir şekilde okumanız gerekecektir. Bu hastalık bebek, çocuk ve yetişkinlerde farklılık gösterebilir. Aynı şekilde bazı benzerlikler de söz konusudur. Tanı konulmadan önce belirtilere bakılmakta ve daha sonra uygun diyet süreçleri başlatılmaktadır.

Çölyak tanısı konulmadan önce bireylerde demir eksikliğinin olup olmamasına bakılır. Ayrıca kemik erimesi ve diğer gıda alerjilerinin olup olmadığı kontrol edilir. Çünkü bu iki durum, kişilerin çölyak olma riskini artırmaktadır. Ayrıca çocuklardaki vitamin eksiklikleri de çölyak tanısı konulmasına sebep olabilir.

Çölyak Hastalığı ve Genetik Yatkınlık

Genetik anlamda bireylerde ortaya çıkan otoimmün ince bağırsak hastalığı olan çölyak, bağışıklık sisteminin normalden farklı olarak çalışmasına neden olmaktadır. Ayrıca bağışıklık sitemi, vücudu bakterilere ve parazitlere karşı korumaktadır. Ancak bazı durumlarda vücut, kendi hücrelerine zarar vermeye başlar ve çölyak hastalığı meydana gelir.

Bu hastalıkta bağışıklık sistemi, ince bağırsak yüzeyinde yer alan mukoza tabakasındaki hücrelere saldırır. Eğer bireyde genetik yatkınlık bulunuyorsa çavdar, arpa ve buğday gibi tahılların içeriğinde yer alan glutene karşı tetikleme süreci başlar. Bu tetiklemeyle beraber ince bağırsak hücreleri zarar görmeye başlamaktadır.

[sp-related style=”light” id=”67″]

Günümüzdeki çölyak hastalığının toplumda her 250 kişiden birinde görülebileceği düşünülmektedir. Ek olarak ailede ya da birinci derece akrabalarda çölyak var ise hastalığın ortaya çıkma riski artmaktadır. Türkiye’de de aynı verilerin geçerli olduğu savunulmaktadır.

Çölyak Hastalığı Teşhisinde Uygulanan Tetkikler

Çölyak hastalığının bazı belirtilerinin ortaya çıkması durumunda klinik şüphe doğmaktadır. Başlangıçta çölyak teşhisi nasıl konulur ile ilgili olarak özel kan testleri yapılmaktadır. Kan testlerinin sonucuna göre çölyak şüphesi devam ediyorsa hızlı bir şekilde gastroenteroloji uzmanlarına başvurulmaktadır. Bu süreçte klinik testler devam edecek ve çölyak testi uygulanacaktır. Genel olarak alerji testleri, özel kan testi, troid testi, endoskopi ve gıda testi, bu süreçte uygulanan testlerdendir.

Çölyak Testleri

Şimdi çölyak testleri ve bu testlerle ilgili detayları ele alalım.

Anti-tTG Antikoru ile Çölyak Teşhisi

Çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan ilk test olarak bilinir. Diğer adı doku transglutamiazdır. 2 yaşından büyük olan çocuklarda tercih edilmektedir. Teşhis için başvuru yapan hastaya serum aracılığıyla müdahalede bulunulur. Ayrıca kanda Total IgA düzeyine bakılır ve diğer kan düzeyleri de araştırılır. Teşhisin konulması halinde diyet tedavisi başlatılır. Bu test diyetten sonraki 3. ve 12. ayda yeniden ölçülmektedir. Kandaki antiok düzeyinin düşmesiyle beraber yıllık olarak ölçümlere devam edilir.

Endoskopik Duodenum Biyopsisi ile Çölyak Teşhisi

Anti-tTG testi sonucu pozitif olan hastaların on iki parmak bağırsağından biyopsi alınarak teşhis konulabilir. Eğer tedaviye beklenen yanıt alınmazsa, yapılacak kontrollerde ve antikor düzeyinin düşmediği hastalarda endoskopiye başvurulmaktadır. Hastadan alınacak biyopsiler daha sonra Patoloji bölümüne aktarılır ve genel bir değerlendirme yapılmaya başlanır. Öte yandan bu işlem, çölyak teşhisi nasıl yapılır sorusuyla ilgili kullanılan en etkili yöntemlerden biridir.

Bireylerde otoimmün tiroid hastalıkları ya da ailesinde çölyaklı bir hasta var ise bu hastalığın riski artmaktadır. Bu nedenle hem antikor testi hem de endoskopik biyopsinin yapılması bir gereklilik haline gelir.

[sp_ad]

HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 ile Çölyak Teşhisi

HLA DQ2 ve DQ8 doku grupları bulunmayanlarda çölyak hastalığına yakalanma riski oldukça azdır. Bu nedenle tanı konulma sürecinde bir doğrulama testi olarak kullanılabilmektedir. Eğer bireyde çölyak şüphesi var ise ve bu iki doku grubuna yapılacak testler negatif çıkıyorsa, kişilere yanlış teşhis konulmuş anlamına gelir. Ek olarak kan testi negatif ancak endoskopik biyopsi işleminde çölyak tehlikesi bulunduğu düşünülen hastalarda da bu iki dokuya bakılarak teşhis konulabilmektedir.

Çölyak hastalığından şüphe duyulan bireylerde, bu tanı yöntemleri kullanılmadan diyete başlanılması önerilmemektedir. Çünkü yeteri kadar tetkik yapılmadan çölyak diyetine başlamak, bazı durumlarda tanının konulmasını zorlaştırabilmektedir. Tanısal sürecin zor olduğu bu hastalıkta DQ2 ve DQ8 ölçümleri biraz maliyetlidir. Bu nedenle hastalar daha çok endoskopik biyopsi uygulamasından yararlanmaktadır. Günlük uygulamalarda ise gluten duyarlılığı ile beraber gereksiz tedavilerin yapıldığı bilinmektedir. Oysa çölyak teşhisi tam anlamıyla konulduktan sonra tedaviye başlanması daha sağlıklı olacaktır.

Maliyeti yüksek olan IgA Endomysial testi de çölyak için yüksek duyarlılıkta olan testler arasındadır. Bu testin yapılması biraz daha zordur.

Çölyak Testi Yapılması Gereken Hastalar

Çölyak testini mutlaka uygulaması gereken hasta grupları vardır. Bu anlamda çölyak testi yaptırması gereken hastalar aşağıdaki gibi gruplandırılmıştır;

[sp-related style=”light” id=”212″]

  • Demir eksikliği olanlar
  • Kilo kaybı yaşayanlar
  • Kronik ishal rahatsızlığı olanlar
  • Bağırsak emilim bozukluğu düşünülen bireyler
  • Folik asit eksikliği
  • B12 vitamin eksikliği
  • Şişkinlik hali
  • Laktoza ciddi intoleransı olanlar
  • Boy kısalığı olanlar
  • Kısırlık problemi olanlar
  • Bayanlarda tekrarlanan düşükler
  • Ergenlik gecikmesi yaşayanlar
  • Ağızda sürekli AFT çıkan bireyler
  • Down sendromlu çocuklar
  • Tip 1 diyabet hastalığı olanlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir